ULUSLARARASI KATILIMLI II. KAPADOKYA YERBİLİMLERİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji, Maden, Harita ve Çevre Mühendisliği Bölümleri ile Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü tarafından düzenlenen ve Niğde Valiliği ile Niğde Ticaret ve Sanayi Odası tarafından desteklenen “Uluslararası Katılımlı II. Kapadokya Yerbilimleri Sempozyumu” 24-27 Ekim 2018 tarihleri arasında Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezinde yapılmıştır. Niğde özel oturumununda yer aldığı 26 oturumlu sempozyumda;
Aktif Tektonik
Coğrafya,
Doğal Afetler,
Doğal Yapı Taşları
Enerji Kaynakları,
Endüstriyel Hammaddeler,
Jeoarkeoloji,
Jeodezi,
Jeofizik,
Jeolojik Miras,
Jeomorfoloji,
Kaya Mekaniği,
Kültürel Jeoloji,
Maden Yatakları,
Magmatizma,
Metamorfizma,
Paleoıklim,
Paleontoloji,
Sedimantoloji,
Volkanizma, konularında
132 bildiri, 3 çağrılı konuşma ve 8 poster sunumu sunum olmak üzere toplam 143 bildiri sunulmuştur.
Akademik araştırmaların yanı sıra AFAD tarafından Niğde ve yakın yöresine ait kaya düşmesi, heyelan ve sel gibi doğal afetlerin önlenmesine yönelik çalışmaların da sunulması ile kamu - üniversite işbirliğinin güzel bir yansıması kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Sempozyumun ele aldığı en önemli konuların başında “Kapadokya Jeoparkı önerisi” olmuştur. Önemli doğal ve kültürel varlıkların bilimsel incelenmesi, korunması ve sürdürülebilir kalkınmada kullanılması için uluslararası bir program olan ve Yerel yönetimler eliyle UNESCO tarafından yürütülen Jeoparklar, bulunduğu bölgenin dünya çapında tanınmasını sağlamaktadır. Özünde jeolojik mirası anlama, topluma sevdirme ve jeoturizm alt yapısı olarak değerlendirmenin olduğu, Niğde-Nevşehir-Aksaray bölgesinin jeolojik miras zenginliği bakımdan büyük bir potansiyel sunduğu, mevcut jeolojik ve kültürel potansiyel dikkate alınarak, Kapadokya Jeoparkı projesinin başlatılması ve geliştirilmesinin Yerel yönetimlerden biri veya birkaçının öncülüğünde, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, araştırma kurumları ve ilgili STK’ların işbirliği ile büyük bir jeoparkın kurulabileceği, böylece bölgedeki turizmin hem çeşitlenmesi hem de kırsal kesime yaygınlaştırılarak yöre ekonomisinin canlandırılacağı, bu kapsamda ilgili programlarda Jeoturizm derslerinin seçmeli ders kapsamında ele alınabileceği,
Anadolu coğrafyasında en yaşlı kayaçların temsil edildiği Niğde Masifi ile Üçkapılı Granitinin jeolojik özelliklerine dayalı olarak özellikle Hidrotermal Tip Maden yataklarının (Bakır, Kurşun, Çinko, Altın vb.) bulunabileceği, Silisyum içeriğinin cevher zenginleştirme yöntem araştırmaları ile makul seviyeye getirilerek ekonomik Bakır ve Altın işletmeciğinin yapılabileceği,
2017 ülkemiz dış ticaretinde % 2,8 payı bulunan madencilik sektöründe %21,5 le yer alan endüstriyel hammadde ihracatında Niğde ilinde üretilmekte olan Kalsit ihracatının önemli bir paya sahip olduğu, bu payın Kamu Üniversite işbirliği çerçevesinde yapılacak yeni Ar-Ge çalışmaları ile uç ürünlere dönüştürülebileceği, Maden işletme ve cevher zenginleştirme işlemlerinde yeni teknolojilerin geliştirilmesi ile üretim maliyetlerinin düşürülerek katma değerde büyük oranlarda artış gerçekleştirilebileceği,
Yörede Kalsitin yanı sıra çimento hammaddesi açısından özellikle puzolan (tras) bakımından zengin bir potansiyelin varlığı bilinmesine rağmen bölgede mevcut çimento fabrikalarının Üniversitemiz Ar-Ge çalışmalarına kayıtsız kaldığı,
Tarihteki ilk maden ruhsatı olduğu kabul edilen ve Niğde ili Ulukışla ilçe sınırlarında Alihoca ile Madenköy arasında bulunan yazıt, Bolkar Dağlarında bulunan işletmelerin M.Ö. 800 yıllarından bu yana, yani Neo-Hitit döneminden günümüze kadar işletildiğinin göstergesidir. Kalayın bakırla buluşması ile başlayan Tunç çağının Orta Tunç Devrine Eski Hitit çağı denilmektedir. Anadolu coğrafyasındaki tarihi kalay yataklarının ise Niğde ilimize bağlı Çamardı ilçe sınırlarında Celaller köyünde yer aldığı göz önüne alındığında eski işletmelere ait atıkların günümüz teknolojileri ile yeniden değerlendirilebileceği,
Niğde yöresinde gelişmekte olan atıkların geri dönüşümü çalışmalarında (Kağıt, plastik, cam ve e-atık) özellikle cevher hazırlama ve zenginleştirme çalışmaları kapsamında yapılacak Ar-Ge çalışmaları ile daha fazla ürün elde edilebileceği, bu bağlamda Üniversite-Sanayi işbirliğinin geliştirilmesi ile bölgemizde yeni iş olanaklarının gelişebileceği,
Niğde il sınırları içerisinde Aladağlarda yapılan çalışmalar ile bölgemizdeki buzul döneminin 11.1 ± 1 bin yıl önce tamamlandığı, bu bilgiler ışığında paleoiklim ve küresel ısınma çalışmalarının bu yörede detaylandırılabileceği,
13 Haziran 1991 de kabul edilen Yerkürenin Hakları Bildirgesi doğrultusunda Kapadokya yöresinde bulunan doğal kaynakların korunmasıyla sürdürülebilir kalkınmanın mümkün olduğu,
Niğde ve yakın yöresine ait Yeraltı suyu araştırmaları doğrultusunda bölgede mevcut kullanma ve içme su kuyularına ait koruma alanlarının ivedi bir şekilde ele alınması, buna bağlı yeraltı suyu kullanım haritalarının hazırlanması ve bazı kuyularda saptanan uluslararası sağlık örgütü limitleri üzerindeki elementlerin bölgemizdeki etkilerinin araştırılabileceği Tıbbi Jeoloji çalışmalarına hız verilmesinin gerekliliği,
Yeraltı sularının kontrolsüz şekilde kullanımın sürdürülmesi halinde Konya ovasında gözlenen obruk oluşumları gibi Niğde yakın yöresinde de çöküntüler gelişebileceği,
Kapadokya yöresini dünya çapında çekim merkezi yapan peri bacalarının jeolojik konumlarına dayalı olarak jeoloji tarihinde ilk kez bu yörede fosillerin kayaçlara değil kayaçların fosillere yaş verebildiği,
Özellikle inşaat sektöründe açık alanlarda ve kaplama olarak kullanılan doğal taşların yöre iklimi ve kullanım yerine göre seçilmesi, ülke kaynaklarının daha verimli kullanılabilmesi için Bayındırlık Bakanlığına ait standartların iklim ve kayaçların jeokimyasal koşullarına bağlı olarak gözden geçirilmesinin gerekliliği,
Sempozyumda ele alınan tüm konularda Temel Bilimler, Tabii Bilimler ve Mühendislik alanlarının birlikte gerçekleştireceği çok disiplinli Yerbilimleri çalışmalarının daha yararlı olacağı saptanmıştır.
Sonuç olarak Uluslararası Katılımlı II. Yerbilimleri Sempozyumu, ilgili tüm paydaşları bir araya getirme, tartışma ortamı sağlama ve uygun görülen çözüm yollarına yönelik bir sonuca bağlama anlamında başarılı olmuştur.
Basına ve Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur
Kurultay Düzenleme Kurulu Adına
Prof. Dr. Mehmet ŞENER