Üniversitemizde “İnanç ve Düşünce Atölyesi” Etkinliği Gerçekleştirildi

Üniversitemizde, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Adem Çatak, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Özdemir, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Caner Taslaman, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Türer ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Osman Demir’in katılımlarıyla “İnanç ve Düşünce Atölyesi” etkinliği gerçekleştirildi.

Programa, Rektörümüz Prof. Dr. Muhsin Kar, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. İlyas Gökhan ile Prof. Dr. Cahit Tağı Çelik, fakülte dekanları, akademisyen ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve, Allah - alem ilişkisi, Allah-insan ilişkisi ve Allah-ahlak ilişkisi temalı etkinlik ile, “Nasıl bir Allah’a inanıyoruz, Allah âleme müdahale eder mi, Allah’ın varlığını nasıl ispatlarız, modern bilim Allah’ın varlığı hakkında ne söyler, Allah’ın merhameti ile evrendeki kötülük nasıl ilişkilendirilebilir, din ve ahlak ilişkisi nasıl olmalıdır, modern dönemdeki ahlak sorunlarımız nasıl aşılabilir, kadere inanmak insan özgürlüğünü ortadan kaldırır mı, Rızkı Allah belirliyorsa (takdir) neden çalışıyoruz, özgürlük ve sorumluluğun ahlakla ilişkisi nedir, gibi pek çok sorunun cevabını, alanında uzman akademisyenler, öğrencilerimiz ile paylaştılar.

Doç. Dr. Adem Çatak: “Yok Bile Vardır”

Program, Doç. Dr. Adem Çatak’ın “Modern Hayatta İnsanın Varlıkla İlişkisi’’ adlı semineri ile başladı. Varlık nedir, varlığın başlıkları altında her bir varlıkla bizim ilişkimizin alt başlıklarını ideal olan ilişki düzeyi nasıl olmalı sorularına yanıt arayan Doç. Dr. Adem Çatak, şu anda bulunduğumuz konumun idealle ilişkisine değindiği konuşmasında, “Varlık denilince aklımıza her şey gelir, yok bile vardır. Her şeyin içine rabbimiz girer onun varlığının yanında varlık var mıdır bilmiyorum ama madem varlık alanında konuşmamız gerekirse,İnsanın varlıkla ile ilişkiye geçtiği alanlar mevcuttur bunlar; Melekler, Şeytan, İnsan, Dünya ve Eşya’dır” dedi.

Prof. Dr. Metin Özdemir: “Allah Bizi Medeniyetlere Ayırdı, Uygarca Yarışalım Diye”

Prof. Dr. Metin Özdemir ise ‘’Tanrı Tasavvurları’’ adlı sunumuna “Her dinin kendi içinde onlarca mezhebi fırkası ve bunların her birinin kendilerine ait bir Tanrı tasavvuru, Tanrı inancı vardır” diyerek başladı.

“Tanrı tasavvuru deyince ne anlarız, niçin bu kadar fazla sayıda din tasavvuru vardır?” diyen Prof. Dr. Metin Özdemir, günümüzde hala ağırlığını sürdüren tanrı tasavvurlarından bahsetti ve “Biz nasıl bir tanrıya inanıyoruz, onu nasıl tanıyoruz. Marifetullah bizim hayatımızın merkezindedir. Geçmişimiz kültürümüz geleneğimiz bu Marifetullah içinde oluşmuştur” ifadeleri ile konuşmasını sürdürdü.

Prof. Dr. Metin Özdemir konuşmasını, “Hepimiz aslında aynı tanrıya inanıyoruz. İnsanlar tek bir inanış üzerinde toplanabilirdi. Allah bizi çeşitli uluslara, boylara ayırdı: bilgide medeniyette, uygarlıkta uygarca yarışalım diye. Bunu savaşarak, birbirimizi boğazlayarak değil, insanca yapalım diye” sözleri ile sonlandırdı.

Prof. Dr. Caner Taslaman: “Din Öğretmenleri Konunun Ciddiyetini Anlayan En Önemli Kesim”

İlk gün seminerlerinin son konuşmacısı Prof. Dr. Caner Taslaman, ‘’Allah’ın Varlığının Delilleri’’ adlı seminerinde, “Konumuz Allah’ın varlığının delilleri” diyerek başladı ve post modernizmin etkisiyle artık böyle bir konunun öneminin olmadığını savunan, Marksist görüş gibi materyalist görüşlerin etkisiyle maddenin ezeli varlık olduğunu Allah’ın varlığının zaten mevcut olmadığını, bunun yalan olduğunu söyleyen yaklaşımların da var olduğunu belirten Prof. Dr. Caner Taslaman, konu ile alakalı pek çok yaklaşımın bulunduğunu belirtti.

Özellikle din öğretmenlerinin konunun ciddiyetini anlayan en önemli kesim olduğunu düşündüğünü aktaran Prof. Dr. Caner Taslaman, İslam geleneğinde bu konuyu çok önemseyen Gazali, ibni rüşd, eşariler ve maturidilerin olduğunu da ifade etti.

Prof. Dr. Caner Taslaman konuşmasının son kısmında, “Ahlakın temelleri doğuştandır. İyi-kötü, doğru-yanlış, adaletli-adaletsiz kavramları sayesinde ahlak ediniyoruz. Çocuklara baktığımızda çok zor bir konuyu kolayca öğrenebiliyorlar. Biz konuşmayı onlara öğretmiyoruz. Çocukların doğuştan dil konuşmayla ilgili potansiyeli bulunuyor. Çocuklar herhangi bir dili edinecek temel ve bütün dillerde ortak olan evrensel gramerle dünyaya geliyorlar. Ahlaklı yapıda buna benzerdir. Çocuk ahlaki sistemleri öğrenecek bir sistemle geliyor. O donanım da iyi-kötü doğru-yanlış kavramlarıdır. Ahlaki olarak seçimi bu sayede yapabiliyoruz” dedi.

Prof. Dr. Metin Özdemir: “Evrimci Olup Allah’ın Varlığına İnanan İnsanlar Da Var”

Etkinliğin ikinci gününde ilk semineri Prof. Dr. Metin Özdemir verdi ve ‘’Adalet ve Kötülük’’ adlı semineri ile öğrencilerimizle buluştu.

“Tanrı tasavvurunuz kötülük problemine yaklaşımınızı belirler. Aynı şekilde kötülük probleminize yaklaşımınız tanrı tasavvurunuzu etkiler” diyen Prof. Dr. Metin Özdemir seminerine, “Mutlak iyi olan yaratıcının yarattığı bir evrende kötülük nasıl var olabilir?  Sadece bu sorun üzerinden bir din inşa edildi. Binlerce yıl ötesinden bu sorundan hareketle yaratıcının varlığı sorgulandı. Allah’ın varlığına olumsuz tavır takınan insanların temelde 3 tane sığındıkları argüman var. Bir tanesi maddeniz ezeli olduğu inancıdır. Evrenin varlığında yaratıcıya ihtiyaç olmadığını savunuyorlar. Bir diğer yaklaşım insanın evrimiyle ilgili. Evrimsel sürecin sonunda insanın kendinden önceki atalarından evrilerek bugünkü yapısını aldığını düşünüyor. Evrimci olup da Allah’ın varlığına inanan insanlar da var. Üçüncüsü ise bugün sizinle paylaşacağım konu mutlak iyi olan tanrı varsa ondan kötülük nasıl çıkabilir? Tanrının gücü mü yetmiyor? Tanrı aciz olamaz. Kötü niyetli olan birisi tanrı olamaz. O zaman kötülük nereden geliyor? Zerdüştlük ya da mecusilik bu anlayıştan doğmuştur” dedi.

Prof. Dr. Metin Özdemir konuşmasını, “Kötülükler bizim uygarlığımızın gelişmesine büyük katkılar sağlarlar. Zorluklar, ihtiyaçlardır bizi araştırmaya sevk eden ve bazı şeyleri icat etmemizi sağlayan önemli şeylerdir. Kötülük probleminin insanın ruh haliyle ilgisi vardır. Bütüncül şekilde meseleye yaklaştığımız an, kötülük problemi çözülmeyecek bir problem değildir” ifadeleri ile sona erdirdi.

Prof. Dr. Celal Türer: “Ahlak Bir Yolculuktur”

“Ahlakın Kaynağı” adlı semineri ile etkinlikte yer alan Prof. Dr. Celal Türer konuşmasına, Ahlak problemini bizim kültürümüzde tarihsel bir serüven içinde ifade edeceğiz, diyerek başladı.

Prof. Dr. Celal Türer açıklamalarının devamında, “Ahlaktan ne anlıyoruz. Ahlak yaşarken karşılaştığımız bir hadisedir. Ahlak masanın başına oturup da işte budur diyebileceğiniz bir hadise değildir. Daha çok yaşarken kavradığınız içsel biçimde anladığınız insanlık durumuna işaret eder. İnsanlaşma sürecinde anlaşılan bir husustur. Ahlak bir insanlaşma sürecidir. Hiçbir zaman ahlak tükenmez ve anlaşılması bitmez. Ahlak anlama ufkunu devam ettirmezse gelenekselliğe dönüşür geleneksel olan şey de özü vermez. Bütün dinlerin amacı insanı ahlakileştirmektir. Bizim dinimiz, ahlak yok demiyor, ahlaki güzellikleri tamamlamak için oluşuyor. Ahlakın bir yolculuk olduğunu düşünüyorum” sözlerini kullandı.

Doç. Dr. Osman Demir: “Kader İnancının Metafizik Boyutu Var”

Programın son konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Osman Demir, “İnsanın Özgürlüğü ve Kader’’ adlı semineri ile katılımcılar ile buluştu.

“Kaderi yada özgürlüğü tanımlayarak açıklamamız gerekiyor. Kader bir iman esasıdır” diyen Doç. Dr. Osman Demir, bu konuda çeşitli tartışmaların olduğundan bahsederek, “Kader hangi kader? Çok farklı kader inançları vardır. Kader inancının bir metafizik boyutu var. İlkelerle ilgili bir kısmı bir de fizik boyutu var. Ehlisünnetin üç temel ilkesi vardı. Bunlar; güçlü tanrı inancı, yoktan yaratma fikri ve nedensellikti” diye ekledi.

“Herkesin dilediği gibi her şeyi yapabileceği, herhangi bir kutsala bağlanmadan, başka bir varlığın gözetimi altında bulunmadan yaşaması mümkün değildir” sözlerini kullanan Doç. Dr. Osman Demir, “Sınırsız özgürlük yoktur. Ben insan için en uygununun bağlanmak olduğunu düşünüyorum. Böyle bir özgürlüğün hayatta karşılığı yoktur” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Yoğun ilgi çeken program, böylelikle son bulmuş oldu.