Niğde'nin Kısa Tarihi

Niğde Tarihçesi

Niğde çevresinde Neolitik dönemden (M.Ö. 8000-5500) itibaren yerleşim sahasıdır (Toroğlu, 2006: 91; Öztürk, 2012: 8), Niğde çevresinde Hattiler, Hititler, Asurluların, Friglerin, Kimmerlerin, Medlerin ve Makedonyalıların hâkimiyeti izleri görülmektedir (Toroğlu, 2006: 97-108; Öztürk, 2012: 9-10).  M.Ö. 612’den itibaren Kimmerlerin, Medler, Persler ve Makedonyalıların hâkimiyeti bulunmaktadır (Toroğlu, 2006: 106-108). Bölgede M.S.17 yılından itibaren Roma hâkimiyetine başlamış (Toroğlu, 2006: 109; Öztürk, 2012: 10) olup bu dönemin en önemli yerleşim birimi Tyana (Kemerhisar) şehridir (Toroğlu, 2006: 110; Öztürk, 2012: 11).

Roma döneminde ön plana çıkan diğer bir şehir ise Lülüve vilayetidir. Bu vilayetin Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un bölgeye yaptığı sefer sırasında vefat eden karısı Faustina’ya atfen tesis ettiği ileri sürülmektedir. Bu şehir Halala ve Loulon şeklindede telaffuz edilmektedir (Ramsay, 1961: 391, 504; Öztürk, 2012: 12). Bu vilayet günümüzde Ulukışla ilçesi Çanakçı köyü sınırları içinde olduğu düşünülmektedir. Çanakçı halkı bölgelerinde bulunan bir kale kalıntısına Lala harabeleri demektedirler.

330 yılından itibaren Bizans hâkimiyetine giren Niğde çevresinin bu dönemde de en önemli yerleşimi olarak Tyana şehri görülmektedir. Bölgenin VII-IX. yüzyıllar arasında Arap akınlarına maruz kaldığı görülmektedir. Akınların en yoğun olarak gerçekleştiği yerleşimi biriminin yine Tyana ve çevresi olduğu görülmektedir. Bu akınlar sırasında bölge zaman zaman Araplar tarafından fethedilmiştir. Arap akınları kalıcı olmamış ve bölge sürekli olarak İslam-Bizans kuvvetleri arasında el değiştirmiştir. Bu değişikliklerde bölgede büyük tahribatlar söz konusu olmuştur. Sonuçta Tyana şehri kullanılamaz hale gelmiş yerine Niğde ve Bor şehirlerinin kurulmaya ve gelişmeye başladığı görülmektedir (Taberî, VI, 1967: 498; Savaş, 2000: 452; İbnü’l Esir, 1987: 476; İbn Kesir, 1990: 74;Topa1, 2005: 19).

XI. yüzyıldan itibaren ise bölgede Türk akınları ve fetihlerinin gerçekleştiği görülmektedir. 1071 Malazgirt Zaferini Anadolu’ya giren Selçuklular kısa sürede fetihler gerçekleştirmişlerdir. Takriben 1080 yılında Niğde ve çevresinin de Türk hâkimiyetine girdiği kabul edilmektedir. Türk hâkimiyetinin başlaması ile birlikte Niğde ve çevresinin idaresi Danişmend Melik Gazi ve oğlu Emir Gazi’ye ikta olarak verilmiştir (Toroğlu, 2006: 117-118; Öztürk, 2012: 18; Anonim, VIII, 1982-1983: 6163).

Aslında Niğde şehrinin Türk hâkimiyetinin hemen öncesinde kurulduğu düşünülmektedir. Niğdeli bir tarihçi olan kadı Ahmed 1333 tarihinde Niğde’de tamamlamış olduğu eserinde bu hususa ait bilgi vermektedir. Kadı Ahmed Tyana şehrinin harap ve tahrip olması sonucu yerini Niğde’ye bıraktığına dair önemli bir kayda rastlamaktayız. Kadı Ahmed eserinin Ashab-ı Kehf bahsinde şu bilgileri vermektedir.

Nekide Alimlerinin, Eftuşun Köyü fakihlerinin ve Ebu Kezma pirlerinin ittifakla belirttiğine göre Tıyane köyündeki imaretler Dikyanus’tan kalmıştır. Bu doğrudur. Ancak onların, Ashab-ı Kehf’in mezkur Tıyane isimli köyün hisarında yer alan kilisenin içinden kaçtıkları yönündeki itikadları hatalıdır ve mutlak iftiradır. Yakınlarında bulunan mahruse-i Nekide’nin onun yerine geçip oranın hor ve hakir kalmasını doğuran şartlar sebebiyle altın kelepçeli mücevherlerler süslü sütunlara sahip Efesus şehrine binlerce kez vah olsun!...” (Ertuğrul, I, 2015: 175).

Kadı Ahmed eserinde bölgenin en önemli yerleşiminin Tyana olduğunu, Tyana’nın tahrip olması sonucu yerine Niğde şehrinin yükseldiğini dile getirmektedir. Ayrıca eserinde şehrin kuruluşuna dair başka kayıtlarda yer almaktadır. Kadı Ahmed Niğde şehrinin burçlarının ilk kısmının Kadı Mahfuz Niksarî adındaki bir mimar tarafından II. Rükneddin Süleyman Şah’ın iktidarının ilk yılında tamamlandığını (1196) belirtmektedir. Bu husustaki bir kitabenin de şehrin Kıble tarafındaki kapısı üzerinde bulunduğunu söylemektedir (Ertuğrul, I, 2015: 440). Adı geçen kale kapısı günümüze ulaşmakla beraber Kadı Ahmed tarafından belirtilen kitabe kapı üzerinde bulunmamaktadır. Bu bilgiler Niğde’nin Arap akınları sonrası tahrip olan Tyana şehrinin yerine kurulmuş olabileceğini göstermektedir.

II. Kılıç Arslan tarafından Niğde ve çevresindeki Danişmendli hâkimiyetine son verilmiştir (Anonim, VIII, 1982-1983: 6163). Türkiye Selçuklularının idari taksimatında Niğde’nin vilayet statüsünde bir yerleşim birimi olduğu görülmektedir. Ayrıca dönemin kaynaklarından Lü’lü’e Vilâyeti, Anduğu Kalesi ve bugün yeri Ulukışla Kılan Köyü yakınlarında olduğu düşünülen Söküncür adlı yerleşim birimlerinin Niğde’ye bağlı olduğu anlaşılmaktadır (Akşit, 2007: 128-130). Türkiye Selçukluları Devrinde Niğde’nin tahmini nüfusunun 4000-4500 civarında olduğu ileri sürülmektedir (Akşit, 2004: 1-5; Öztürk, 2012: 22).

Niğde, 1243 Kösedağ Savaşı sonrasında Moğol (sonrasında İlhanlı)  hâkimiyetine girmiştir. İlhanlıların yıkılması üzerine bölgede Eretnalıların hâkimiyeti başlamıştır. İbn Battuta geldiği 1332-1333 yılında Niğde İlhanlılar’a tabi olan Eretnalıların yönetimi altındadır (İbn Battûta, I, 2000: 414; Uzunçarşılı, 1997: 309-310; Göde, 1994: 38). İbn Battuta’nın geldiği tarihte şehrin yöneticisi olarak Ahi Caruk’tur.

Niğde’de Eretnalıların varlığına dair izler günümüze kadar gelmiştir. Şehirdeki mahallelerden biri Esenbey olup aynı isimle birde türbe bulunmaktadır. Esen Bey, Eretna Hükümdarı Hükümdarı Gıyaseddin Mehmed Bey’in (1352-1365) oğlu II. Eretna’nın oğludur (Özkarcı, 2001: 150).

Eretna Bey’in ölümünde sonra Eretna Devleti’nde baş gösteren iç çekişmelerden istifade eden Karamanoğlu Ali Bey 1366-1367 yılında Niğde’yi ele geçirmiştir. Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey’in (1361-1398) Niğde’nin yönetimini oğlu Ali Bey’e verdiği görülmektedir[1]. Niğde, 1366-1367 yılından itibaren şehre hâkim olmak isteyen Karamanoğullarının Eretna ve Osmanlılara karşı verdiği hâkimiyet mücadelesine sahne olacaktır. Eretnaoğlu Alaadin Ali Bey ve Kadı Burhaneddin Niğde’yi ele geçirmek için kuşatma hareketleri gerçekleşti ise de başarılı olamamışlardır (Esterebâdi , 1990: 24; Özkarcı, 2001: 8, Öztürk, 2012: 24).

Bölgede daha sonra Osmanlı-Karaman hâkimiyet mücadelesinin başladığı görülmektedir. Bölge 1398 tarihli Akçay muhaberesi Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Osmanlıların ilk hâkimiyeti uzun sürmemiş 102 Ankara savaşı ile yeniden bölgenin idaresi Karamanoğullarına verilmiştir (Uzunçarşılı, 1942: 64). Karamanoğlu döneminde Niğde’de Akmedrese (1409) ve Eskiciler (Şah) Mescidi (1413-1414) yapılar günümüze kadar gelmiştir (Topal, 2012: 281-288).

Niğde ve çevresinde kısa süre sonra Osmanlı-Memluk devletlerinin hâkimiyet kura mücadelelerinin etkili olmaya başladığı görülmektedir. 1419 yılında gerçekleşen bir mücadelede Memluk kuvvetlerinin Niğde’de büyük çapta tahribat yapmışlardır (Yinanç, 1989: 44-45, 47; Halil Edhem,1982: 150). Gerçekleşen 27 günlük kuşatma sonrasında şehir Memluk kuvvetlerinin eline geçmiştir. Memlukler şehrin yönetimini Karamanoğlu Ali Bey’e şehrin yönetimi verilmiştir (Tagrıberdi, 2013, 430; Tekindağ, VI, 1997: 324). Sonraki yıllarda da benzer saldırılar gerçekleşti ise de şehrini umumiyetle Karamanoğulları yönetiminde kaldığı görülmektedir.

Niğde çevresinde Karamanoğullarının hâkimiyetine 875/1470-71 yılında II. Mehmet zamanında İshak Paşa tarafından son verilmiş olup Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır (Hoca Sadettin Efendi, 1979: 103; Öztürk, 2012: 26). Bütün Karaman ülkesini ele geçiren Osmanlılar burada bir Karaman eyaleti meydana getirdiler Niğde’de bu eyalete bağlı bir sancak statüsünde yönetim birimine dönüştürüldü. XVI. asırda Niğde bağlı kaza merkezleri olarak Enduğı/Anduğu, Bor, Develi, İncesu, Karahisar, Yahyalı, Ürgüp, Şücaüddin ve Çamardı yer almaktadır (Akşit, 2007: 131; Öztürk, 2012: 26).

1500 yılında 29 olan mahalle sayısı 1518 yılında 32’ye çıkmıştır; bunlardan ikisi gayrimüslim mahalledir. 1589 yılında ise mahalle sayısının 39’a çıkmıştır (Öztürk, 2012: 27). III. Murad döneminde (1574-1595) Niğde Sancağı, Niğde, Melakopi, Melendiz, Kırımlık, Şamardı, Bor, Şüceaddin, Anduğu, Ürgüb, Üçhisar, Karahisar ve Develi kazalarından oluşmaktadır (Anonim, 1982-1983: 6164; Öztürk, 2012: 27).

1830 yılında Niğde’de 6700 kişi yaşadığı görülmektedir. XIX. asrın başlarında Niğde’de köklü değişiklikler yapılmıştır. 1803-1805 yılları arasında inşa edilen askeri kışlada Nizam-ı Cedid askerlerinin eğitimi yapılmıştır. Ayrıca yapılan diğer kurumlar arasında hükümet konağı, belediye, jandarma, telgrafhane, iptidai, idadi ve sultani mektepleri ile birlikte hastane yer almaktadır. Şehirde sokakların kaldırımsız olmasından hareketle harap halde bulunan surların bir kısmı yıkılarak kaldırımlarda kullanılmıştır. 1870 yılında yıkılan 7 adet kale burcu yıkılarak arsa haline getirilmiştir. Bu arsalar üzerine dükkânlar yaptırılarak elde edilen gelir ıslahhane ve hastanenin masrafları için kullanılmıştır (Toroğlu, 2006: 279; Öztürk, 2012: 27-28).

XX. asrın başlarında Niğde Şehiriçi, Tepeviran ve Kayabaşı isimleri ile üç bölümden meydana gelmekte olup, bu kısımların ortasında İmaret Tarlası adıyla anılan boş bir meydan yer almaktadır. 1906 yılında şehirde hükümet konağı, askeri depo, saat kulesi, rüştiye mektebi, hastane, kütüphane ve hapishane olarak kullanılan kaleden başka 10 cami, 30 mescit, 8 medrese, 10 iptidai mektebi, 10 tekke, 8 han, 3 hamam, 611 dükkân 600 kadar halı ve dokuma tezgâhı bulunduğu ifade edilmektedir. Ayrıca şehir idari teşkilatında görev alan 200 kadar çalışanın bulunduğu belirtilmektedir (Toroğlu, 2006: 282).

Niğde Milli Mücadele Dönemi’nde de işgale uğramayan ender şehirlerden biridir. Bu husus Niğde’nin Milli Mücadelede etkili olmadığı anlamına gelmemektedir. Niğde’de kuvayı milliye teşkilatı Muhittin Bey (Soylu) tarafından kurulmuştur (Özkan, 1986: 18). Bu teşkilatın bütün milli mücadele boyunca özellikle Güney (Adana) Cephesi’ne yapılan mücadelelerde etkili şekilde mücadele içinde yer aldıkları bilinmektedir. Milli mücadelenin temel basamaklarında biri olan Sivas Kongresi’ne Niğde 3 milletvekili ile katılmış olup bunlarda Ratipzade Mustafa Bey (Soylu) Heyeti Temsiliye’de görev almıştır (Özgül, 1989: 12-13). Milli Mücadele sırasında halkın yardımlarıyla alınan ilk uçaklardan birisinin de Niğdeliler tarafından alındığı bilinmektedir. Bu uçağa Niğde ismi verilmiştir (TBMM, Zb. C., D. I, c. 9: 216; Öztürk, 1012: 32).

II. Meşrutiyet döneminde 1915 yılında müstakil liva (bağımsız sancak) konumuna getirilen Niğde, Cumhuriyet döneminde vilayet statüsüne kavuşmuştur. 1927 yılı nüfus sayımında 11.526, 1935’te 12.400, 1950’de 12.500, 1955;te 14.693, 1970’te 30.000, 2000 yılında ise şehrin nüfusu 78.000’e ulaşmıştır (Oflaz, 2007: 95; Darkot, 1997: 283-285). Günümüzde şehrin nüfusu 150.000 civarındadır.

Cumhuriyetin ilanından sonra hızla gelişen Niğde’de cadde ve sokaklar yeniden düzenlenmiştir. Şehrin gelişiminde en önemli etkenlerde biride 1933 demiryolunun gelmesidir. 1960 yılında 21 mahalleden ibarettir (Toroğlu, 2006: 282).

1960’lı yıllarda yerleşim birimlerinin ortasında yer alan merkezdeki binaların büyük çoğunluğunu resmi kurumlar ve eğitim kurumları oluşturmaktadır. Bu dönemde Çocuk Yetiştirme Yurdu, Vakıf Öğrenci Yurdu, Çocuk Kütüphanesi ve Halk kütüphanesi eğitim amaçlı kurumlar arasında sayılabilir. 1949 yılında Lise, 1957 yılında İlköğretmen okulu, 1945’te erkek ve Kız Enstitüsü açılmıştır. Ayrıca Hüdavent hatun Türbesi yanında iki katlı Ebe Okulu mevcuttur. 1956 tarihinde nüfus Müdürlüğü binası inşa edilmiştir. 1961 tarihinde meteoroloji ve Karayollarına ait binalar tesis edilmiştir. 1955’te verem Dispanseri Binası, 1960 tarihinde stadyum yanına bir Spor Bölge binası yapılmıştır. Fidanlık ve mezbaha binası 1960’larda tesis edilen binalar arasında sayılabilir. Şehrin ticari yönünü gelişmesi için 1949’da Ziraat bankası, 1953’te İş Bankası ve Halk Bankası, 1958’de Emlak Kredi bankası kurulmuştur(Toroğlu, 2006: 288).

Şehrin gelişimindeki en önemli faktörlerden biride 1992 yılında kurulan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi olmuştur. Yaklaşık 30 bine yakın öğrenci ve çalışanı ile üniversite şehrin ekonomik ve kültürel hayatında önemli yer tutmaktadır. Üniversite bünyesinde bulunan Tıp Fakültesi ise sağlık konusunda önemli bir gelişmeyi meydana getirmiştir.

Niğde bugün Nevşehir, Aksaray, Konya, İçel ve Adana illeri ile çevrili olup; Merkez İlçe, Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik ve Ulukışla olmak üzere altı ilçeden oluşmaktadır.

Kaynaklar

AKŞİT, Ahmet, (2004), “Niğde’nin Selçuklular Devrindeki Nüfusuna Dair”, Tarih Araştırmaları Dergisi, XXIII/36 (Temmuz), s. 1-5

AKŞİT, Ahmet, (2007), “Türkiye Selçukluları Devrinde Niğde Vilâyetinin Alt Birimleri ve Sınırları”, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 21, s. 125-133.

ANONİM, (1982-1983), “Niğde” Yurt Ansiklopedisi, VIII, Anadolu Yayıncılık, s. 6146-6216.

DARKOT, Besim, (1997), “Niğde”, İA, s. 253-256.

ERTUĞRUL, Ali, (2015), Niğdeli Kadı Ahmed’in El-Veledü’ş-Şefîk Ve’l-Hâfidü’l-Halîk’ı (Anadolu Selçuklularına Dair Bir Kaynak), Cilt I, TTK, Ankara.

GÖDE, Kemal, (1994), Eratnalılar (1327-1381), TTK, Ankara.

Halil Edhem (Eldem), (1982), Kayseri Şehri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara.

Hoca Sadettin Efendi, (1979), Tacü’t-Tevarih, III, Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Kültür bakanlığı, Ankara.

İbn Battûta (2000), (Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tanci), İbn Battûta Seyahatnâmesi, çev. A. Sait Aykut, I-II, İstanbul.

İbn Kesir, (1990), el-Bidâye ve en-Nihâye, IX, Beyrut.

İbni Tagrıberdi, (2013), En-Nücûmu’z-Zâhire (Parlayan Yıldızlar), Arapçadan Çeviri: D. Ahsen Batur, Selenge Yayınlarıı, İstanbul.

İbnü’l Esir, (1987), İslâm Tarihi, çev. Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, IV, İstanbul 1987.

OFLAZ, Mustafa, (2007), “Niğde”, DİA, XXXIII (2007), s. 92-95.

ÖZGÜL, M. Cemil, (1989), Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’daki Çalışmaları, TTK, Ankara.

ÖZKAN, Salih, (1986), Cumhuriyet Döneminde Niğde (1923-1986), Ankara Üniversitesi, Türk Inkılap Tarihi Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Niğde.

ÖZKARCI, Mehmet, (2001), Niğde’de Türk Mimarisi, Ankara.

ÖZTÜRK, Gülin, (2012), Niğde Sancağı Merkez kasabası Asar-ı Atika Defteri, Kömen Yayınları, Konya.

RAMSAY; W. M., (1961), Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, çev. Mihri Pektaş, İstanbul.

SAVAŞ, Rıza, (2000), “Emeviler Devrinde Sâife Seferleri ve Kayseri”, III. Kayseri Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri (6-7 Nisan 2000), Kayseri, s. 445-458.

Taberî, Tarih-i Taberî, (1967), tah. Muhammed Ebu el-Fadl İbrahim, VI, Beyrut.

TBMM., Zb. C., c. 9.

TEKİNDAĞ, Şehabeddin, (1997), “Karamanlılar”, İA, VI, İstanbul, s. 316-330.

TOPAL, Nevzat, (2005), “Tyana ve Çevresine Yapılan Arap Akınları”, Niğde Tarihi Üzerine, edt. Prof. Dr. Musa Şaşmaz, Kitabevi, İstanbul, s. 17-23.

TOPAL, Nevzat, (2012), “15. Yüzyılın İlk Yarısında Niğde’nin Siyasal ve Kültürel Yapısı”, I. Uluslararası Niğde Dil, Kültür ve Tarih Sempozyumu (3-6 Mayıs 2012),Ankara, s. 281-288

TOROĞLU, Emin, (2006), Niğde İli Yerleşmeleri ve Lokasyon Planlanması, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

UZUNÇARŞILI, İ. Hakkı, (1997), “Eretna”, İA, IV, s. 309-310;

UZUNÇARŞILI, İ.H., (1942), “Niğde’de Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi”, Vakıflar Dergisi, 2, s. 45-80.

YİNANÇ, Refet, (1989), Dulkadir Beyliği, TTK, Ankara.



[1] Uzunçarşılı bazı Osmanlı kaynaklarında Ali Bey’e Benği Ali dediklerinin benk kelimesinin ise Afyon macunu olup Ali Bey’in bunu kullanmasından dolayı Benği Ali ismini aldığını söylemiştir. (Uzunçarşılı, 1942: 64)

Son Güncelleme Tarihi:17.08.2020